İçeriğe geç

Görmüş geçirmiş ne demek ?

“Görmüş Geçirmiş Ne Demek?”: Siyaset Biliminin Gözünden Deneyim, İktidar ve Toplumsal Hafıza

“Görmüş geçirmiş” ifadesi, Türkçede yalnızca yaş almış ya da çok şey yaşamış kişileri tanımlamaz; aynı zamanda bir tür politik olgunluk ve toplumsal bilgelik çağrışımı taşır. Bu yazı, siyaset bilimi perspektifinden bu deyimin derin anlamını; iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık bağlamlarında incelemektedir. “Görmüş geçirmiş” kişi kimdir? Bu kişi neden yalnızca yaşla değil, deneyimle, eleştirel farkındalıkla tanımlanır? Ve daha önemlisi, bu figür toplumsal düzenin neresinde durur?

Görmüş Geçirmiş: Deneyimin Politik Boyutu

Bir siyaset bilimci için “görmüş geçirmiş” ifadesi, bireysel deneyimle toplumsal düzen arasındaki etkileşimin simgesidir. Bu ifade, deneyimle yoğrulmuş bilinç anlamına gelir; bireyin yalnızca bilgi değil, aynı zamanda iktidarın doğasını tanıma, ideolojiyi çözümleme ve kurumların işleyişine karşı eleştirel bir mesafe alma yeteneğini de içerir.

Bu açıdan “görmüş geçirmiş” olmak, bir tür politik farkındalık hâlidir. Gücü elinde tutanın dilini, gündelik hayata sızan ideolojik kodları ve vatandaşın nasıl yönlendirildiğini sezinleyebilmektir. Kısacası, bu deyim “iktidarın maskesini görebilme” kapasitesiyle doğrudan ilişkilidir.

İktidarın Gölgesinde Deneyim

İktidar daima deneyimi şekillendirir. Michel Foucault’nun vurguladığı gibi, iktidar yalnızca baskı değil, aynı zamanda bilgi üretme mekanizmasıdır. “Görmüş geçirmiş” kişi, bu bilgi-iktidar ilişkisini yaşamının içinde deneyimlemiş kişidir; kurumların yüzeyindeki düzeni değil, derinlerindeki niyeti okur.

Bir memur, yıllar içinde bürokrasinin nasıl iktidar ürettiğini görür. Bir akademisyen, ideolojinin nasıl “bilimsel gerçek” kılığına büründüğünü fark eder. Bir yurttaş, seçim dönemlerinde vaatlerin nasıl söylemsel araçlara dönüştüğünü anlar. Böylece “görmüş geçirmiş” olma hâli, bireyin kendi yaşam öyküsüyle politik farkındalığı iç içe geçirmesi anlamına gelir.

Kurumsal Hafıza ve Görmüş Geçirmiş Yurttaş

Kurumlar, tıpkı bireyler gibi “görmüş geçirmiş” olabilir. Devlet kurumları, toplumsal travmalar, darbeler, reformlar, krizler boyunca bir hafıza taşır. Bu hafıza, kimi zaman direnişin, kimi zaman boyun eğmenin hafızasıdır. Bu noktada şu soru ortaya çıkar: Bir toplumun kurumları görmüş geçirmişse, yurttaşı ne kadar farkında olur?

“Görmüş geçirmiş yurttaş”, tarihsel belleğini yitirmemiş, iktidarın tekrar eden oyunlarını çözmüş bireydir. Onun için demokrasi, yalnızca sandıkta değil, gündelik yaşamın örgütlenmesinde başlar. Bu, özellikle kadınların kamusal deneyimi açısından kritik bir noktadır. Kadınlar tarih boyunca kurumsal güçten dışlanmış, ama toplumsal etkileşim ağlarında dayanışma üretmiştir. Bu nedenle “görmüş geçirmiş kadın” figürü, politik olgunluğun demokratik yüzünü temsil eder.

Erkek Stratejisi ve Kadın Katılımı: Gücün İki Yüzü

Siyaset bilimi, güç ilişkilerini anlamak için cinsiyet temelli yaklaşımlara da başvurur. Erkeklerin tarihsel olarak stratejik, hiyerarşik ve iktidar merkezli yaklaşımları; kadınların ise katılımcı, ilişkisel ve topluluk temelli politik tutumları, “görmüş geçirmiş” olmanın iki ayrı yüzünü oluşturur.

Erkek siyasetçi, genellikle “oyun kurucu” olarak sahneye çıkar; gücü elinde tutmak ister. Kadın siyasetçi ise, gücü paylaşarak meşruiyet kazandırmak, sistemi dönüştürmek ister. Dolayısıyla, “görmüş geçirmiş” bir kadın politikacı ya da yurttaş, yalnızca iktidarın araçlarını değil, onun duygusal ve etik sınırlarını da sorgular.

Provokatif Bir Soru: Görmüş Geçirmiş Kimdir Aslında?

Görmüş geçirmiş olan kimdir? Gücü kullanmış olan mı, gücün etkisine maruz kalmış ama onu çözümlemiş olan mı? Bu sorunun cevabı, modern siyasetin en derin ikilemlerinden birini yansıtır. Çünkü bilgiye sahip olan ile deneyime sahip olan her zaman aynı kişi değildir.

Belki de “görmüş geçirmiş” kişi, iktidarın her iki yüzünü de deneyimlemiş insandır: Hem yönetenin hem yönetilenin. Hem inananın hem sorgulayanın. Bu kişi, ideolojinin rüzgârına kapılmadan, kurumların dilini çözebilen, vatandaşlığın hakkını bilen kişidir.

Vatandaşlık ve Görmüş Geçirmişlik

Modern demokrasi, “katılan yurttaş” fikrini temel alır. Fakat katılım, yalnızca oy vermek değildir; iktidarı sorgulamak, kurumları denetlemek, etik sorumluluk üstlenmektir. Görmüş geçirmiş bir toplum, bu bilince sahip yurttaşlardan oluşur. Böyle bir toplum, liderlerine körü körüne inanmaz; eleştirir, tartışır, denge kurar.

Bu bağlamda “görmüş geçirmiş” ifadesi, bir bireysel nitelikten ziyade bir siyasal erdem hâline gelir. Bir tür cumhuriyetçi bilinçtir bu; deneyimi, öngörüyü ve toplumsal sorumluluğu birleştirir.

Sonuç: Deneyim, Bilgelik ve Direniş

“Görmüş geçirmiş” olmak, yaş almanın değil, farkında yaşamanın sonucudur. İktidarın dilini çözmek, kurumların kalıcılığını anlamak, ideolojiyi sorgulamak ve yurttaşlığı yeniden tanımlamak… Tüm bunlar, siyaset biliminin kalbinde yatan sorulardır.

O hâlde şu soruyla bitirelim: Görmüş geçirmiş bir toplum mu, yoksa sürekli kandırılan bir toplum mu olmak isteriz? Cevap, sadece siyasetçilerde değil, her bir vatandaşın “görmüş geçirmişlik” bilincinde gizlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
hiltonbet güncelprop money